Osmanlı halk Türkçesi ve çağdaş Türkçe konuşan iki kişi anlaşabilir miydi?

Çağdaş Türkçe üzerindeki devlet manipülasyonları dolayısıyla Osmanlı döneminden kalan saray ve camilerdeki yazıları transkripsiyonla birlikte bile anlamakta güçlük çektiğimiz bir sürpriz veya dünyanın sonu değil. Fakat bu yazılar genelde edebi dilde veya devlet Osmanlıcası ile yazılıyor. Yahşi Batı'dan bir kesite denk gelince aklıma gelen soru şu: 1400, 1600, ve 1800'lü yıllarda İstanbul'da yaşayan orta veya alt sınıf bir vatandaş ile çağdaş İstanbul Türkçesi konuşarak anlaşabilir miyiz?

(Yahşi Batı'dan nasıl buraya geldiğimi sorarsanız; ana karakterler kelime dağarcığındaki farklar ile çağdaş Türkçe'ye benzer bir Türkçe konuşuyor. Fakat Aziz, Lemi Galip'e talimatnameyi hatırlatırken (muhtemelen mizahi bir biçimde) alışık olduğumuz Osmanlı Türkçesini kullanıyor. İşte tam da bu, bana "Osmanlıcanın böyle bir ikilemi barındırması hiç de imkansız değil" dedirtti.)